Mon - Fri : 09 AM - 09 PM

Seksenler kuşağı olarak; hayatın hem sokak hem de dijital tarafını yaşayan son neslin bir ferdiyim. Bu kuşağın toplumsal sorunlarını en az herkes kadar yaşadım.  Dedelerimiz ve ninelerimiz köyde çiftçiyken, anne babalarımız 657 ye tabi memur veya işçiydiler. Biz ise şehir hayatının inşasının yapı taşlarıydık. Öyle görünmese de ağır bir yükle büyüdük.

   Ortaöğrenim sürecimin devamında hayallerimin peşinden giderek, Afyon Kocatepe Üniversitesi Devlet Konservatuvarı TSM Ses Eğitimi Bölümünden mezun oldum. Sonrasında "Pedagojik Formasyon Eğitimi"mi tamamladım. Devlet ve özel okullarda öğretmenlik tecrübelerim yanında özel sektörde de çalışma fırsatı buldum. Devamındaki süreçte aldığım bilinçaltı eğitimleri, psikoeğitimler ve tecrübe ettiğim uygulama süreçleri sonucunda, ihtiyacını hissettiğim için Freud Üniversitesi'nde  Psikoloji Bölümünü de bitirdim.


     Konservatuar eğitimi sonrasında yaşadığım bazı kişisel sorunları çözebilmek için bir arayışa girmiştim. Bu dönemde farklı konularda eğitimlere katıldım. Bedensel Fibromiyaljik ağrılarıma çare ararken yaşadığım araştırma sürecinde, daha önce varlığından dahi haberdar olmadığım bazı tekniklerle tanıştım. Daha da önemlisi bu teknikleri öğrenip uyguladığımda problemlerim etkileyici bir hızla ortadan kalktı. Beni şaşırtan ise çevremde bu sürece tanık olanlardan ciddi talepler gelmeye başlamasıydı. Aynı şekilde onların sorunlarının çözümünde de güzel ilerlemeler gördükçe bu konuda daha da derinleşmeye karar verdim.


     Keyif alarak yaşadığım bu gelişme ve öğrenme sürecimde, üstün zekâlı ve/veya dehbli çocuklarla çalışma fırsatı buldum. Bu çocuklara yardımcı olabilmek için gerçekten yoğun bir dönemdeyken, kendimle ilgili bazı konularda da çok faydalı bir uyanış yaşadım. Çocukların aileleri durumu anlamak ve çözmek için ilham veren bir çaba içindeydiler. Bu manzara karşısında aslında benim de benzer problemleri çocukluğumda yaşadığımı, ancak ailemin dönemin şartları gereği bu bilinçte olmadıklarını fark ettim. Hayatımda aslında üzücü olması gereken bu an benim için bir dönüm noktası oldu.

   

    Yaşadığım bu kırılım anından sonra, bahsettiğim sorunlarla yaşayan "Küçük Elmas", artık benim için bir yardımcı rolü üstlenmişti. Kendi çocukluğumla öğrenciler arasında kurduğum empatik bağ sayesinde daha başarılı sonuçlar almaya başladım. Çocukluğum derslere  yaklaşımımdaki etkiyi, doğal olarak verimi ve kaliteyi de artırdı. Artık konulara çok farklı açılardan yaklaşıyordum. Daha önemlisi ise bugüne taşıdığım tekniğimin olgunlaşmasında en etkili katkıyı çocukluğum sağlamış oldu.


    Çocuklarla sağlıklı ve verimli bir dönem devam ederken artık velileri de izlemeye başlamıştım. Onların bu gayretleri bir anne olarak bende bir empati süreci başlatmıştı. Aslında her biri benimle tanışmadan önce başlayan bu yorucu süreçte, birçok sorun biriktirmişlerdi. Burada ana öğe annelerdi. O andan itibaren bu konularda araştırmaya ve eğitimler almaya başladım. “Bir anne uyanırsa dünya uyanır” diyerek onlara yardımcı olacak teknikler öğrendim ve uygulamaya geçtim. Annelerle başlayan bu dönemde zamanla tüm kadınlara hitap etmeye başladım. Artık onların da hayatlarına dokunuyor ve pozitif gelişmeleri beraberce yaşıyorduk.


     Hem çocuklarla hem de aileleri ile yaşadığım bu çok yönlü gelişim dönemi kendi hayatımı da olumlu olarak etkilemişti. İnsanlara faydalı olmayı tecrübe ederken aslında kendime de faydalı olduğumu görmek çok değerliydi. İşte “bilişsel elmas metodu” nun temelleri bu dönemde atılmaya başladı. Sonrasında artık konuya eşlerin de dahil olması ile her yaştan ve cinsiyetten insana uygulanabilir bir teknik haline geldi.

     Artık kendi sistematiği olan ve bir model haline gelen “Bilişsel Elmas Metodu” bütün danışanlara sunduğum etkili bir uygulama oldu.